| Abdullah-Ahmet Akgül Meali |
Sonra va’ad edilen (azap) kendilerine gelip (kuşatsa), |
| Abdulbaki Gölpınarlı Meali |
Sonra onlara vaadedilen azap geldi. |
| Abdullah Parlıyan Meali |
sonra tehdit edildikleri azap başlarına gelse, |
| Ahmet Tekin Meali |
Sonra tehdit edilmekte oldukları azap da başlarına gelse, bir şey değişmeyecek. |
| Ahmet Varol Meali |
Sonra kendilerine vaadedilen başlarına gelse, |
| Ali Bulaç Meali |
Sonra kendilerine va'dolunan (azab günü) geliverse, |
| Ali Fikri Yavuz Meali |
Sonra kendilerine verilen azab vaadi gelip çatarsa, |
| Bahaeddin Sağlam Meali |
Sonra, onlara vaadedilen azap başlarına gelince, |
| Bayraktar Bayraklı Meali |
Sonra da kendilerine uyarıldıkları azap gelse; |
| Cemal Külünkoğlu Meali |
205,206. Ne dersin? Biz onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, |
| Diyanet İşleri Meali (Eski) |
205,206,207. Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı? |
| Diyanet İşleri Meali (Yeni) |
Sonra da kendilerine tehdit edildikleri şey gelse, (hâlleri nice olurdu?) |
| Diyanet Vakfı Meali |
205, 206. Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatıp nimetlerden faydalandırsak, sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse! |
| Edip Yüksel Meali |
Ve sonra kendilerine söz verilen başlarına gelse, |
| Elmalılı Hamdi Yazır Meali |
Sonra kendilerine vaad edilen (azab) gelip çatarsa, |
| Elmalılı Meali (Orjinal) |
Sonra kendilerine edilen vaid gelip çatarsa |
| Hasan Basri Çantay Meali |
205,206,207. Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi? |
| Hayrat Neşriyat Meali |
205,206. Söyleyin bakalım! Eğer onları senelerce (yaşatıp) ni'metlendirsek, sonra da o tehdîd edilmekte oldukları (azab) başlarına gelse (ne yapacaklar?) |
| İlyas Yorulmaz Meali |
Sonra vaat edilen (ölüm) onlara geldi. |
| Kadri Çelik Meali |
Sonra kendilerine vaat edilen (azap günü) geliverse. |
| Mahmut Kısa Meali |
Ve sonunda, onlara vaadedilen azap gelip yakalarına yapışsa, |
| Mehmet Türk Meali |
205,206. Diyelim ki Biz, onları yıllarca yaşatsak, sonra da tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse! |
| Muhammed Esed Meali |
ve sonra vaad edildikleri [azap] başlarına gelmişse; |
| Mustafa İslamoğlu Meali |
sonra vaad edilen azap başlarına gelse; |
| Ömer Nasuhi Bilmen Meali |
Sonra onlara tehdit edilmiş oldukları şey gelecek olsa. |
| Suat Yıldırım Meali |
205, 206, 207. Ne dersin: Onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, onca seneler yaşayıp zevklenmeleri kendilerini kurtarabilir mi? [2, 96; 92, 11] |
| Süleyman Ateş Meali |
Sonra tehdid edildikleri (azab) kendilerine gelse, |
| Süleymaniye Vakfı Meali |
Sonra tehdit edildikleri azap gelse, |
| Şaban Piriş Meali |
Sonra da onlara vaat edilen azap gelse... |
| Ümit Şimşek Meali |
Sonra da kendilerine vaad edilen şey başlarına geliverse, |
| Yaşar Nuri Öztürk Meali |
Sonra, tehdit edildikleri şey kendilerine ulaşsa, |
| M. Pickthall (English) |
And then cometh that which they were promised, |
| Yusuf Ali (English) |
Yet there comes to them at length the (Punishment) which they were promised! |